Aile Dizimi Terapisi & Sertifikalı Eğitimler

Tesadüf Dediğimiz Şeyler Gerçekte Ne Kadar Tesadüftür?

İçindekiler

Tesadüf Dediğimiz Şeyler Gerçekte Ne Kadar Tesadüftür?

Bunu çoğumuz düşünürüz, kimi olaylar bu türden sorgulamalara sebep olacak ipuçları sunar bize. Ancak kimi olaylar vardır ki doğru perspektiften baktığımızda, insanın bilinçdışının sevgiyi takip ederek nasıl kendi kaderini yarattığını bize gösterir.

Sevgili Erdal Tosun’u maalesef bir talihsiz trafik kazasında kaybettik.

Çok sevilen ve artık ruhumuzda yer etmiş bir insan olarak kalbimize aldığımız bir oyuncuydu. Tıpkı kardeşi Gürdal Tosun ve babaları Necdet Tosun gibi…

Bu güzel insanların tüm toplumun kalbinde nadide bir yeri var. Her zaman kendilerini sevgiyle anacağız.

Bu beklenmedik ölümün yarattığı üzüntü bende bu ünlü ailenin kaderinin nasıl şekillendiğine ilişkin merak uyandırdı. Tahmin ettiğim gibi gördüm ki Aile Diziminde sıkça rastladığımız bir dinamik devredeydi…

Kardeşler babalarını erken yaşlarda kaybetmişlerdi. Erdal Tosun 12, Gürdal Tosun da 8 yaşındayken babalarını bir trafik kazasında yitirmişler. Ve küçük kardeş Gürdal da 33 yaşındayken böbrek yetmezliği yüzünden vefat etmiş. İşin ilginç tarafı Erdal Tosun da böbrek yetmezliği tedavisine giderken trafik kazasında öldü… Bu şekilde hem kardeşinin hem de babasının ölüm sebebini aynı anda gerçekleştirerek hayata veda etmiş oldu.

İnsan ruhu sevdiği kişileri takip etmek ister. Aile bağları o kadar güçlüdür ki sevdiği kimseleri zamansız kaybettiğinde insan ruhu onlara olan giderilemez özlemini takip ederek bu hayatı terk etmeyi tercih edebilir. Bunu sevgiyi takip etme olarak adlandırabiliriz.

Bu bir dinamiktir. Sıkça rastlanan bir dinamiktir. Pek çok ölümcül hastalığın ardında da bu dinamik vardır.

Çoğu durumda küçük çocukların yakalandıkları ölümcül hastalıklar ve tekrar eden kazalar hep bu dinamik nedeniyle gerçekleşmektedir. Şayet kime özlem duyulduğu bilince çıkarılmazsa ve özlem duyulan kişinin kaderi kabullenilmezse bu türden hastalıklar ve kazalar tekrar etmeye devam edecektir.

Bu özlemi gidermenin yolu bilinçli olarak bu arzunun yaşanmasıdır. Bastırılan özlem bilinçsizce özlenen kişinin kaderi ile düğüm yaratma eğiliminde olacaktır.

Kişi sevdiği insana olan özlemi ile erken yitirdiği kişiyi takip ederek ona erişmek ister. Bu da bilinçsizce ölmeyi arzulamaktır.

İşin çok ilginç yanı da burada başlıyor. Nasıl oluyor da kendi iradesi ile ve tercihiyle bunu yapmadan, bu arzu gerçekleşiyor?

Çünkü bu kazada örneğin, araba karşı şeritten fırlayıp Erdal tosun’un arabasının üzerine düşüyor.

Burada kimse bilinçli bir şekilde hareket etmiyor.

Elbette o an orada olmak bir tesadüf!

Ancak bizim bilinçle algıladığımız düzlemde tesadüf dışında açıklaması olamayacak böyle bir olay, bilinçdışında kişi tarafından biliniyor olabilir mi?

Bu konuda spekülatif şeyler söylemenin yeri burası değil.

Zaten bilimsel verilerle bunu hiçbir zaman bilemeyiz.

Oysa olayın sadece kendisine baktığımızda gördüğümüz şey şudur: kardeşine de babasına da büyük ve derin bir özlemle kavuşmak isteyen bir insan, her ikisinin birden kaderini yaşayarak bunu gerçekleştirmiş oluyor.

Evet, kaderimiz bizi belirli bir zamanda belirli bir yerde olmak üzere yönlendiriyor. Gerçekte orada bizi ne beklediğini bilinçli olarak bilemiyoruz. Fakat içimizde, derin bir yerde bir başka türden bilgi var ve o ne olduğunu ve ne olacağını biliyor sanki.

Yapılan kimi bilimsel araştırmalar da, henüz olaylar olmadan evvel hepimizin olacak şey hakkında bilgiye sahip olduğumuzu bulguluyor. İster bilimsel dayanakları olsun isterse olmasın, sezgisel olarak zaten bunun bilgisine hepimiz sahibiz. Hepimiz kimi olayların neden ve nasıl olduğunu açıklamakta güçlük çekeriz. Açıklayamadığımızda ise buna rastlantı deriz. Tesadüf olarak adlandırırız.

Oysa başka türden bir bilgi dahilinde bu olaylar olmaktadır. Sadece sonuçlara nesnel olarak ve neyin önemli olduğunu bilerek bakacak olursak tesadüfi gibi görünen olayların belirli bir örüntüyü takip ettiğini görebiliriz. Bu örüntü Aile Diziminde pek çok kez gözlemlenen benzer birtakım dinamiklerle birebir örtüşmektedir.

Erdal Tosun’un kaderi onun o an orada olmasını sağladı. Tek bir saniye bile önce ya da sonra orada olsaydı bu kaza ona zarar vermeyecekti. Ama bu tam o an orada olması ile gerçekleşebilirdi ve öyle oldu. Ve bu olan şey onun ruhunun huzur bulması için ona arzu ettiği fırsatı verdi.

Unutmamalıyız ki herkesin kaderi kendisi için en doğru olandır.

Hem kendisinin hem de ailesindeki tüm bu güzel insanların kaderini saygıyla anıyoruz. Ruhlarının huzur içerisinde olmasını dileriz. Olanın önünde, kaderin önünde saygıyla eğiliyoruz.

Sangeet Erdoğan Şemsiyeci

Bizi Sosyal Medya Hesaplarımızdan Takip Etmeyi Unutmayın